Salgının Tarihsel Alışkanlıkları

Ne yazık ki dünya belirli aralıklar ile bir salgının pençesine düşüyor.

1347 yılında 3 yıl süren veba salgını Avrupa’yı kasıp kavuruyor.  Black Death diyorlar bu salgına; Kara Veba.

1850 yılına kadar da eşi benzeri olmayan bir salgın.

Irklanmayalım hemen ama bu da Orta Asya’dan başlıyor…Çin’e ve Hindistan’a yayılıyor hızla.

Tatarlar 1346 yılında Kırım Kefe’yi kuşatıyorlar, Kefe ise veba salgını ile uğraşıyor.  Veba’dan ölenlerin cesetlerini mancınık ile şehra atıyor Tatrlar, kentin direncini kırmak için.  Kefeden kaçanlar Veba’yı Avrupa’nın merkezlerine kadar taşıyorlar.  İtalya’ya giriş yapan gemi karaya yaklaştırılmıyor ve uzaklaştırılıyor limandan.

Ama Avrupa kurtulamıyor salgının yayılmasından ve nihayetinde üç kişiden birisi ölüyor vebadan.

İnsanlık tarihi bu salgınları, verdikleri zarara göre hatırlıyor.  Cüzam, kolera, verem, frengi………………..

Salgın dehşetin simgesi haline geliyor gelmesine de, hastalarla sağlamlar, yaşlılarla gençler, yönetimlerle halk, tıp bilimiyle inanışlar karşı karşıya gelmiş ve meşruiyet krizleri gelişmiş.

Hastalığın kaynağı konusunda da ispatlanamayan bilgiler halkları kaşı karşıya getirmiş.

Frengi Amerika’dan Kolumb ile gelmiş ve sonradan Fransızlardan italyanlara sıçramış…italyanlar bu hastalığı Fransız Şeytanı olarak bilmiş ve hafızalamışlar…

Türkler de Frengi demiş bu hastalığa…Risale-i İllet-i Efrenç kitabında deva aramış Mustafa Efendi.

Verem ! osmanlı padişahının Behice kızının ve Gülcemal Sultan’ının ölümüne neden olacak kadar ani ve hızlı bir salgın yaratmış.  1923’de veremle mücadele derneği kuruluyor, ardından Dispanser, ve gezici aşı ile halkın yaygın aşılanması 1950’leri buluyor.

“önce öksürüverdim

öksürü verdim hafiften

Derken ağzımdan kan geldi

Bir ikindi üstü—durup dururken”

1985’li yıllara kadar toplum sağlığını tehdit eder oldu…veremli olma durumu yasada kişisel haklardan yoksun olmayı getirdi

AIDS yerini aldı veremin…Çağımızın vebası olarak görüldü…maymundan ve/ya laboratuvar  deneylerinden türediği yazıldı çizildi bu hastalığın.  Afrika başta olmak üzere tüm dünyayı sarmaladı lakin cinsel temas ile bulaştığından yayılma hızını kaybetti.

Bütün bu salgınlarda ortak olan ne peki !

Birincisi yönetimler salgını küçük göstererek kontrol altında tutabildiklerini halka anlatıyorlar ve salgının vehameti konusunda hiç bir net bilgiyi paylaşmıyorlar.

İkincisi, bu bilgisizlikle halk, hastalığın yıkıcı ve öldürücü gücünü kavrayamamış ve daha kırılgan bir hale gelmiş.

Ve hastalık çok hızlı bir şekilde kıtadan kıtaya
ülkeden ülkeye
şehirden şehire
köyden köye
benden sana  yayılmış…

Şimdiki durumumuzdan farkı var mı  ki?

 

 

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir