AYNASIZLAR TOPLULUĞU

Aynasızlar toplumunun hikayesini bilir misiniz?
Bir ayna vardır insanın elinde ve bu aynada kimseye yer yoktur. Kişinin sadece kendine odaklandığı ve etrafındakileri görmezden geldiği, giderek bencilleştiği, düşüncesiz tavırlar sergilediği bir kişiliktir bu aynanın karşısındaki. Başkalarının ne düşündüğü, ne hissettiği önemli değildir onun için. Körleşmiştir çünkü, katılaşmıştır kalbi. Aynanın karşısında sadece ama sadece o vardır. Ne birini görür yanında ne de bir ses duyar. İzin vermez dışardan birinin kendisine yaklaşmasına, o aynadan bakmasına. En doğrusu odur, her şeyin en iyisini o yapar o bilir.
Aynı ayna bu sefer tamamen başkalarına çevrildiğinde kendisi yok olur insanın. Şimdi ise empatiden yoksundur aynanın sahibi. Kendisini tamamen unutan ve başkalarının hayatına karışan bir kişiliğe dönüşmüştür artık. Anlayışsız ve hoşgörüden bir haber bir kişiliğe bürünmüştür. Ne hatalarını görür ne yanlışlarını fark eder. Kendi yaptıklarını göz ardı ederek bakar etrafındakilere. O ayna hiçbir zaman kendisine dönmez. Yargılayarak bakmayı, kabaca eleştirmeyi huy edinmiştir. Bizzat kendisi yaşadığı halde öylesine kınar ki gördüklerini, sanki kendisinin hiçbir suçu yokmuşçasına kusur arar gözleri. Aynı kusurun kendisinde de olduğu gerçeğini geride bırakarak. Kör kendini görmezmiş derler ya işte tam da o hesap.
İşte aynasızlar topluluğunun hikayesi. Tanıdık geldi mi? Bu ayna nerde, kimin elinde bilmiyoruz belki. Aslında hayatın içinde denk gelebileceğimiz bir köşede, apaçık bir yerde, gözümüzün önünde. Ayna bizim elimizde dostlarım. Hikayede de geçtiği üzere âmâ olanın elinde bu ayna. Aynasız olan bizlerin elinde. Ya tamamen bir ben var o aynanın içinde ya da birileri. Ne tüm dünya sığar o aynaya ne de kısa olan bu hayat. Aslında her şey koca bir hiçten ibaret. HİÇ! Her şey hem de her şey bir hiçlik barındırıyor kendi içerisinde. Kavraması güç…

Peki ya aynasızlar toplumuna ayna tutmak.. Bunun ne kadar zor olduğundan bahsetmeyeceğim bile. Sezai Karakoç misali diyebiliriz ama: “Ah benim körler ülkesinde ayna satan kalbim..”

Değdi mi kalbim! Kıymet bilmeyecek insanlar, değerini hiçe sayanlar, seni umursamayanlar için değdi mi? Onca kırgınlığın bir anda geçti mi kalbim söylesene? Yorgunluğunu bir kenara koyabildin mi mesela. Hani seni paramparça eden o hissi atabildin mi yüreğinden. Ruhunu inciten, kalbini zedeleyen, zaman zaman nefesini kesen o acıyı aşabildin mi? Susmasana kalbim, konuş, anlat. Çaresizliğinden bahset, bitmiş tükenmiş halinden, bıkkınlığından, ne kadar usandığından, hiç dermanının kalmadığından…
Körler ülkesinde ayna satan kalbim artık aynasızlar diyarının yolcusu. Heybesinde bir tutam merhamet, bir çimdik sevgi, bir demet vicdan, bir miktar da iyilik var. Eğer kaldıysa, biraz adalet, şefkat, saygı ve itimat peşinde. Erdemli, naif, lütuf sahibi, zarif bir kişilik de bulma çabasında tabi ki.

Yorulduğunu biliyorum kalbim. Ama geçecek her şey. Elbet bir gün.. Zamanla… Ve değdi diyeceksin! Unutacaksın..
Eğer bir gün kırılırsa tüm aynalar, belki de gerçekler ortaya çıkar.
Özünü hatırlayınca insanlar, daha anlamlı gelir o kırık parçalar.

VESSELAM..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir